Çalışmalar

Bu bölümde yer alan çalışmalar şunlardır:

  • BOŞANMA
  • İcra
  • Pasaport
  • Cezaevi Yiyecek Bedeli
  • Kira
  • İnternet Ortamında İşlenen Suçlarla Mücadele
  • Gözaltı
  • Şikayet
  • Anayasa Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru
  • İdari Yargı
  • Vesayet
  • Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi
  • Doğal Afet Nedeniyle Olağanüstü Hal (OHAL) Uygulaması
  • Savunma Usulleri ve Savunma Hazırlama Teknikleri
  • Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Usulü 
  • Ceza Muhakemesinde Basit Yargılama Usulü
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) Başvuru
  • Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma (TCK 220) ve Silahlı Örgüt (TCK 314)
  • Ceza Muhakemesinde Temyiz
  • Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması
  • Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat
  • Cezaların İnfazı
  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti (TCK 188)
  • Ceza Muhakemesinde İstinaf
  • Ceza Muhakemesinde Olağanüstü Kanun Yolları
  • Tutuklama Tedbiri

 

NOT: En son çalışmamız yayımlanmaktadır. Diğer çalışmalarımızı ofisimizden temin edebilirsiniz.

_____________________________________________________________________________________________

 

 

BOŞANMA

 

Giriş

 

Boşanma; eşler hayatta iken kanunda öngörülen bir sebebe dayanılarak, eşlerden birinin açacağı dava sonucunda evlilik birliğine hâkim kararıyla son verilmesidir.

 

Boşanma Sebepleri

 

Zina (md.161)

 

Zina; kusura dayalı, mutlak ve özel bir boşanma nedenidir. Bir eylemin zina sayılabilmesi için eşlerden birinin, evlilik birliği devam ederken, üçüncü ve karşı cinsten bir kişiyle isteyerek cinsel ilişkiye girmesi demektir. Örneğin yabancı biriyle otel odasında gecelemek, yalnız olarak bir başkasıyla aynı evde kalmak zina için yeterlidir. Zina; tanık beyanları, ses ve görüntü kayıtları, sosyal medya içerikleri, telefon kayıtları, otel kayıtları gibi hukuka uygun her türlü deliller ispat edilebilir.

 

Dava, zinanın öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde açılmalıdır. Her halükarda zinanın üzerinden 5 yıl geçerse dava açma hakkı düşer. Örneğin eş zinayı 5 yıllık sürenin dolmasına 2 ay kala öğrenmişse, davayı 2 ay içinde açmalıdır.

 

Affeden tarafın dava hakkı yoktur. Dolayısıyla zinadan sonra aldatan eş affedilmişse, aldatılan eşin dava hakkından söz edilemez.

 

Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış (md.162)

 

Kusura dayalı, mutlak ve özel bir boşanma nedenleridir.

 

Hayata Kast: Bir eşin diğerini öldürme niyetini bazı fiillerle açıklamasıdır. Örneğin öldürmeye teşebbüs, intihara teşvik gibi.

 

Pek Kötü Davranma: Diğer eşin vücut bütünlüğü ve sağlığına yönelik her türlü kasti saldırıdır. Örneğin darp etme, hürriyetini kısıtlama, aç bırakma gibi. Pek kötü davranışın varlığında devamlılık aranmaz.

 

Onur Kırıcı Davranış: Eşlerden birinin diğerinin onuruna haksız ve ona hakaret etmek, küçük düşürmek amacıyla yaptığı saldırılardır.

 

Hayata kastedilmesi veya pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası, öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde açılmalıdır. Her halükarda bu sebeplerden birinin doğması üzerinden 5 yıl geçerse dava açma hakkı düşer.

 

Affeden tarafın dava hakkı yoktur. Dolayısıyla kusurlu eş affedilmişse, diğer eşin dava hakkından söz edilemez.

 

Suç İşleme veya Haysiyetsiz Hayat Sürme (md.163)

 

Kusura dayalı, özel fakat nisbi boşanma nedenidir.

 

Küçük Düşürücü Suç İşleme: Evlendikten sonra işlenen küçük düşürücü/yüz kızartıcı bir suç boşanma nedeni olabilir. Örneğin Anayasa’nın 76. maddesinde belirtilen yüz kızartıcı suçlar arasındaki dolandırıcılık, rüşvet, zimmet, hırsızlık, sahtecilik gibi.

 

Haysiyetsiz Hayat Sürme: Sarhoşluk, kumarbazlık, hayat kadını olarak çalışma, uyuşturucu bağımlılığı, eşcinsel ilişki gibi devamlılık içeren sebepler, haysiyetsiz hayat sürme olarak kabul edilmektedir.

 

Küçük düşürücü bir suç işleme veya devamlı şekilde haysiyetsiz bir hayat sürme halinde ve bu sebeplerden dolayı diğer eşle yaşaması beklenemezse, her zaman boşanma davası açılabilir.

 

Terk (md.164)

 

Kusura dayalı, mutlak ve özel bir boşanma nedenidir. Terk, bir eşin ortak hayata son vermesidir. Ortak konuttan ayrılma haklı bir nedene dayanıyorsa (uzun süre hastanede yatma, askere gitme gibi), terkten söz edilemez. 

 

Evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek amacıyla eşin diğer eşini terk etmesi veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi nedeniyle boşanma davası açılabilir. Fakat ayrılığın en az 6 ay sürmüş olması, bu durumun devam etmesi ve talep üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtarın sonuçsuz kalmış olması gerekir. İhtar için herhangi bir aile mahkemesine veya notere başvurulabilir.

 

Akıl Hastalığı (md.165)

 

Özel, nisbi ve kusura dayanmayan bir boşanma nedenidir.

 

Akıl hastalığı nedeniyle ortak hayatın çekilmez hale gelmesi durumunda dava açılabilir. Fakat dava için, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığına (şizofreni gibi) dair resmi sağlık kurulu raporu alınması gerekir. Ayrıca akıl hastalığı evlilik sırasında var olmalıdır.  

 

Evlilik Birliğinin Sarsılması (md.166-184)

 

Nisbi bir boşanma nedenidir. Dava açılması kusur şartına bağlı değildir. Bu maddede kastedilen, eşler arasında önemli fikir ve duygu ayrılığının olmasıdır. Örneğin alay edilme, aşağılama, küçümseme, kıyaslama, dedikodu, iftira, hakaret, tehdit, ayrımcılık, aşırı kıskançlık, aşırı borçlanmak,  cinsel ilişkiden kaçınma, cinsel içerikli uygunsuz internet sitelerine girme, yaralama, sürekli içki ve uyuşturucu kullanmak, cimrilik gibi. Buna karşılık; yaş farkı, fiili ayrılık, sağlık sorunu, bedensel engellilik, siyasi düşünce ayrılığı gibi nedenler tek başına boşanma sebebi değildir.

 

Genel boşanma sebeplerini düzenleyen “Evlilik Birliğinin Sarsılması” hükmü, somutlaştırılmamış veya ayrıntıları belirtilmemiş olması nedeniyle evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime çok geniş takdir hakkı tanımıştır. Bu bağlamda evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açan davacının, davasının kabul edilerek, boşanma kararı elde edebilmesi için iki koşulun gerçekleştiğini kanıtlamış olması gerekir. Birincisinde davacı; kendisinden, evlilik birliğinin devamı için gereken “ortak hayatın sürdürülmesi” olgusunun artık beklenmeyecek derecede birliğin temelinden sarsıldığını, ikincisinde “temelden sarsılmanın” karşı tarafın kusurlu davranışları sonucu gerçekleştiğini ispatlamak zorundadır. (Yargıtay HGK-2019/633-2022/1293)  

 

Ortak hayatın sürdürülmesi eşlerden beklenmeyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilir. Davacının kusuru daha ağır ise, açılan davaya davalının itiraz hakkı vardır. Bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

 

Anlaşmalı Boşanma (md.166/3)

 

Anlaşmalı boşanmanın koşulları şunlardır:

 

  • Evlilik en az 1 yıl sürmüş olmalı,
  • Eşler mahkemeye birlikte başvurmuş olmalı veya bir eş diğer eşin davasını kabul etmeli,
  • Hâkim tarafları bizzat dinleyip iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmeli,
  • Hâkim, boşanmanın mali sonuçları (maddi-manevi tazminat, yoksulluk nafakası gibi) ile çocukların durumu (velayet, kişisel ilişki kurulması, iştirak nafakası gibi) konusunda taraflarca kabul edilip imzalanan protokolü (anlaşmalı boşanma protokolü) onaylamalı. Hâkim tarafından onaylanmayan anlaşmalar geçersizdir. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak düzenlenen anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya karar verilir.

 

Bu koşulların varlığı halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılarak boşanma kararı verilir.

 

Ortak Hayatın Kurulamaması (md.166/4)

 

Boşanma davası reddedilir ve kesinleşirse, kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıl geçtikten sonra, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa boşanma kararı verilir.

 

Dava

 

Tarafların ikisi de boşanmak ister ve boşanmanın ayrıntıları hususunda anlaşırlarsa anlaşmalı boşanma davası açılır. Taraflardan sadece biri boşanmak ister veya her ikisi de boşanmak isteyip boşanmanın ayrıntıları hususunda anlaşamazlarsa çekişmeli boşanma davası açılır.

 

Aile mahkemesinde veya aile mahkemesi bulunmayan yerlerde aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde boşanma veya ayrılık davası açılabilir. (md.167) Yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. (md.168)

 

Taraflardan birinin talebi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verilebilir. (md.184)

 

Dava açılınca hâkim; özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır. (md.169) Bu kapsamda, örneğin tedbir nafakasına hükmedilebilir. Nafaka yükümlüsü borcunu ödemezse, nafaka alacaklısı tarafından icra takibi başlatılabilir.

 

Aile mahkemesi, dava ve işin özelliğine göre esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamazsa yargılamaya devam edilir. (4787 s.k.-md.7)

 

Dava sürecinde davacının davadan vazgeçme hakkı vardır. (HMK-md.307) Feragat eden davacı, dava dilekçesindeki taleplerinden kısmen veya tamamen vazgeçmiş demektir. Feragat eden davacı aynı sebeplere dayanarak boşanma davası açamaz. Davalı, davacının talep sonucuna kısmen veya tamamen onay verebilir. (HMK-md.308) Davadan feragat ve davayı kabul, hüküm kesinleşinceye kadar, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.

 

Karar

 

İleri sürülen boşanma sebebi ispatlanırsa (hâkim, davanın dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmelidir), boşanma veya aykırılık kararı verilir. Sadece ayrılık davasında boşanma kararı verilemez. Ancak dava boşanmaya ilişkinse, ortak hayatın yeniden kurulması ihtimali varsa ayrılığa karar verilebilir. Ayrılık süresi en az 1 yıl en fazla 3 yıldır. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle başlar. Süre bitince ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden biri boşanma davası açabilir. (md.170-171-172-184)

 

Dava sonucunda tarafların kusurlu davranışları belirlenmektedir. Örneğin aldatan kadının kusuru, kendisine hakaret edip fiziksel şiddet uygulayan erkekten daha ağırdır. (Yargıtay HGK-2019/633-2022/1293)

 

Boşanma halinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; fakat evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. (md.173)

 

Boşanma veya ayrılık kararıyla birlikte, çocuklar bakımından anne ve babanın hakları ve çocuk ile olan kişisel ilişkileri düzenlenir. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. (md.182) Bu kapsamda, örneğin velayeti kendisine bırakılan eş için iştirak nafakasına hükmedilebilir. İştirak nafakası, müşterek çocuğun 18 yaşını doldurarak, evlenerek veya mahkeme kararı ile ergin olması sonucu sona erer. Nafaka yükümlüsü borcunu ödemezse, nafaka alacaklısı tarafından icra takibi başlatılabilir.

 

Anne veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni durumların zorunluluğu halinde resen veya anne ve babadan birinin talebi üzerine gerekli önlemler alınır. (md.183)

 

Boşanmada Tazminat ve Nafaka

 

Maddi ve Manevi Tazminat (md.174-176)

 

Kusursuz veya daha az kusurlu taraf lehine maddi tazminata karar verilebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf lehine manevi tazminata da karar verilebilir.

 

Yoksulluk Nafakası (md.175-176-177-178)

 

Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek taraf lehine geçimi için, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, diğer tarafın mali gücü oranında süresiz nafakaya hükmedilebilir. Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Yoksulluk nafakasından sadece, boşanma neticesinde yoksulluğa düşen eş yararlanabilir. Eğer boşanma davası süresince sonradan yoksulluk nafakası olarak devam etmek üzere tedbir nafakasına hükmedilmişse, boşanma kararının verilmesi ve kesinleşmesiyle birlikte tedbir nafakası yoksulluk nafakası olarak devam eder.

 

Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Sadece manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.

 

İrat biçiminde aylık ödemelerle gerçekleştirilmesine hükmedilen yoksulluk nafakası, şu özel durumlarda kaldırılabilir: Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi, ölümü, resmi nikâh olmasa dahi fiilen evli gibi yaşadığının tespiti, yoksulluk durumunun ortadan kalkması ve haysiyetsiz hayat sürmesi ile nafaka borçlusunun ölümü.

 

Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irat şeklinde ödenmesine karar verilmiş olan nafakanın artırılmasına veya azaltılmasına hükmedilebilir.

 

Boşanma davasından sonra ayrıca açılacak nafaka davası ile talep edilecek yoksulluk nafakasına ilişkin dava hakkı, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

 

Kararın Kesinleşmesi

 

Mahkeme tarafından gerekçeli karar yazıldıktan sonra, taraflardan birinin/avukatının talebi üzerine tebliğe çıkarılır. Taraflar, istinaftan vazgeçme ve kararın kesinleşmesine dair talep dilekçesi verirse karar hemen kesinleşir.  

 

Boşanma tarihi, kararın kesinleştiği tarihtir. Karar kesinleşince, mahkemece nüfus müdürlüğüne bildirilir. Nüfus müdürlüğünce de aile kütüklerine işlenir.

 

Boşanan kadın, kesinleşme tarihinden itibaren 300 gün geçtikten sonra evlenebilir. Eğer kadın doğum yaparsa bu süre biter. Kadının önceki evliliğinden hamile olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri halinde mahkemece bu süre kaldırılır. (md.132)

 

Evliliğin Genel Hükümleri

 

Evlenme ile eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocuklarına bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Ayrıca eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar. (md.185)

 

Eşler oturacakları konutu birlikle seçerler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar. (md.186)

 

Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır. Kadın, evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus müdürlüğüne yazılı başvuru yaparak kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir. (md.187)

 

Eşlerden her biri, ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil eder. (md.188-189-190-191)

 

Eşlerden her biri, meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir. Fakat meslek ve iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve yararı göz önüne alınır. (md.192)

 

Eşlerden her biri diğeri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlemi yapabilir. (md.193)

 

Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, konutla ilgili tapu kütüğüne gerekli şerhin verilmesi için tapu müdürlüğüne başvurabilir. Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiracıya yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile zincirleme olarak sorumlu olur. (md.194)

 

 

 

İlgili Mevzuat:

  • 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
  • 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun

 

 

24.08.2023



Anasayfa

Kurumsal

Ekibimiz

İletişim

Serbay Interactive